Sevgili Olmak
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi sadakat bugün Gana'da da az bulunan bir duygu. Burada anlatacaklarımın Gana'da herkes için geçerli olduğunu düşünmeyin. Çünkü aşk yada sevgi konusunda inanılmaz masum görüşte olan, heykeli dikilecek insanlar da var. Ama ben genelden, toplumda yer eden çoğul düşünce ve yargılardan bahsedeceğim. Halkın büyük bölümünün ciddi fakirlik çekmesi toplumda aşka karşı beslenen duyguları da etkilemiş. Bunu yazmak çok üzücü ama kadınların ilişki seçimlerine genelde para yön veriyor. Üstelik kişinin paraya çok ihtiyacı olsun yada olmasın, bu durum biraz da toplumsal bir alışkanlık haline gelmiş. Kadınların daha zengin erkeklerle birlikte olmak için süren mutlu ilişkilerini bitirmesi Gana’da çok kişi tarafından anlatılıyor. Bir kadının aynı anda görüştüğü iki yada üç kişi de olabiliyor. Bu ilişkiler sayesinde örneğin kadın biriyle kuaför masraflarını karşılıyor, diğeri ile telefon faturasını ödüyor, üçüncüsü ile de yemeğe çıkıp sosyal hayata karışıyor. Türkiye'de böyle insanlar yok mu? Bizim ülkemizde de "para için yapmayacağı şey yok" dediğimiz bir sürü insan var neticede. Ama biriyle görüşmek, çıkmak yada birlikte olmak Türkiye'nin aksine Gana'da çok rahat gerçekleşiyor. Büyükler der ya her şeyin fazlası zarar diye. İşte burada da sevgili olma işlerinin çok rahat olması yozlaşmayı beraberinde getirmiş. Ganalı bir arkadaşım çoğu kadının sırf yemek ısmarlanacak diye hiç tanımadığı erkeklerle yemeğe çıkabildiğini örneklerle anlattığında inanamamıştım. Adamı tanımıyorsun, adam gecenin sonunda sana ne yapacak yada sırf yemek esnasında bile nasıl bir durumda kalacaksın bilmiyorsun, karısı yada bir başka görüştüğü var mı önemsemiyorsun ve çoğu zaman içinde hoşlanma olmasa da "olur, çıkalım" diyorsun. Tabii bu konuda adamın işi, nereli olduğu (Mesela Avrupalı yada Amerikalı biri hayalleri süslüyor) arabası yada karşısındaki kadına göre para konusunda az da olsa üstün gelmesi önemli. Bu tip teklifler yalnızca zengin ailelerin çocuklarında işe yaramıyor. Genelde çok iyi eğitim aldıkları, toplumda ismen bilindikleri ve kimsenin kendilerine ne vereceğiyle ilgilenmedikleri için bambaşka düşüncelerle yaşıyorlar.
Gana'da genç kadınlarla arkadaş olduğunuzda her konudan sohbet edebiliyorsunuz ama "Sevgilin var mı?" diye sorduğunuzda cevap hep aynı: "Yok." Bir senedir tanıdığım yalnız kadınların hiçbirinin sevgilisi olmadı. Çünkü "biri var" dediğinde kendisini diğer ihtimallere karşı kapatmış olacak ve belli ki bunu hiçbiri istemiyor. Erkekler ise tam tersi. Kime sorsam görüştüğü var, kime sorsam evlenmeyi düşünmüyor ama mutlu. Erkekler bu tür konuları pek önemsemiyor açıkçası çünkü onların da belirli bir yaşa dek evlenmek yada tek eşli olmak gibi dertleri yok.
Ülkenin fikir yapısı için bu anlattıklarım çok normal. Mesela popüler bir teknoloji marketine ait reklamı anlatayım size. Genç bir kadın ile iki erkek arasında geçen hikayede kadın aynı gün içinde kim daha değerli bir hediye alırsa onu evine almaya karar veriyor. Televizyon, telefon, buzdolabı... Her seferinde daha pahalı hediyeyi görüp mutlu olan kadın evindekini ite kaka kovup diğerini içeriye alıyor. Bu yer değiştirme olayı iki, üç kez devam ediyor. Maalesef buralarda duyduğumuz aşk hikayeleri de genelde böyle.
Cinsellik Yaşı Çok Küçük
Cinsellikle tanışma Afrika’nın pek çok ülkesinde hayli küçük yaşlarda başlıyor. Gana'da da öyle. İnsanların korunma yöntemlerinden bihaber yada önemsemiyor oluşları (cinsel saldırılar yüzünden hamile kalanlar ve bunu geç fark edenler de var) pek çok insanı çocuk yaşında anne-baba yapıyor. Daha kendi ergenliklerini atlatamayan insanların sağlıklı bir ebeveyn ilişkisi kurması da pek mümkün olmuyor zaten. Gana’ya ilk gelişimde gördüklerim yüzünden çok öfkeleniyordum. Mesela ilk haftamızdı, gece kaldırımsız sokakta gördüğüm bir kadın yol tarafına üç yaşlarındaki çocuğunu bırakmış, elini bile tutmadan önden önden yürüyüp gidiyordu. Arabada yanlarından hızla geçerken gördüğüm bu manzarayı günlerce hatırlayıp sinirlenmiştim. Üzerinden uzun bir zaman geçtikten ve bunun gibi onlarca olaya şahit olduktan sonra anladım ki burada farklı bir ebeveynlik durumu söz konusu. Toplumda da kimse kimseye bizdeki en bilindik tabirle “Yahu Kadın” yada “Bre Adam yazık değil mi o sabiye?” diye çıkışmıyor.
Çocuk Dünyaya Gelince...
En çok görülen vaka erkeklerin kadınları bırakıp gitmesi. Hangi kadınla konuşsam ülkedeki erkekleri sorumsuz olmakla suçluyor. Kadının hamile olduğunu öğrenen erkek genelde sorumluluğundaki kişi karısı yada sevgilisi olsun fark etmeksizin evden kaçmanın bir yolunu arıyor. Evli olanlar ise çocuk doğduktan sonra ikinci bir sevgili bulma fikrinin peşinden gidiyor. Çocukla kadını evde bir başına bırakıp ikinci kadınla yaşamaya başlıyorlar. Sevgili olanlar için çoktan geçmiş olsun. Öyle aşkmış, sahiplenmeymiş, kendi canından bebeğinmiş... Söylenene göre kimse kimsenin arkasından bile bakmıyormuş. İkinci bir sorun da işsizlik. Erkekler çocuk olunca daha fazla para kazanmak için köydeki evinden uzakta, şehirdeki işlere gitmeye başlıyor. Uzakta para kazanan adam belki ilk beş ay yada bir sene kadınlardan uzak durmayı başarıyor ama işin sonunda illa birileriyle görüşmeye başlıyorlar. Bu tip olaylar yüzünden bugün annesi yada babasıyla görüşmeyen bir sürü insan var Gana'da.
Baba Kim?
Bu işler başka bir kıtada olsa ne olur? Çocuğuyla terk edilip ihanete uğrayan kadın adamı mahkemeye verip boşanır, nafaka talep eder, tedbirler koydurup pişman eder değil mi? "Giderse gitsin!" Maleesef Gana'da kazın ayağı öyle değil. Ülkede çocukların bazıları evlilikdışı dünyaya geliyor. Ve kadınlar sevgili oldukları dönemlerde tek eşli yaşamayabiliyor. Dolayısıyla gerçek babanın kim olduğunu bazen anne dahil kimse bilmiyor. Ülkede DNA testi yaptırmak hayli pahalı bir seçim ve bu tip olayları yaşayan insanların testlere ayıracak parası yok. Kaldı ki mahkeme açmak, avukat tutmak için de bir sürü para gerekiyor. Tamam kazanırsa tüm masrafları karşı taraf ödeyecek ama herşeyin sonunda ya tahmin edilen baba doğru kişi çıkmazsa? Gördüğüm kadarıyla kimse bu tek atımlık riski almıyor. Böyle mahkemelerin olmamasındaki ikinci neden de adamın maaşı. İnsanlar aylık 500 liranın altında maaş alıyor. Ve bu insanların çalıştığına dair devlette kaydı yok, sigortası yok... Adamın kendisi bile o parayı gelecek ay kazanıp kazanamayacağını bilmiyor. O paraya kim hangi mahkemeyi açıp ne kadarını elde edecek? Onun yerine kadınlar çocuğu ile hayatına devam edip para kazanmanın bir yolunu buluyor. Ama bebek biraz büyüyüp eli ayağı tutmaya başlayınca bu kez anne de hayatına bakmak istiyor. Yaşamına yeni sevgililer alan kadın da tıpkı baba gibi genelde çocuğu kendi haline bırakıp gidiyor.
Tek Başına Kalan Çocuklar
Sonucunda toplum gece evlerinde tek başına uyuyan, bazı öğünler hiç yemek yemeden oturan, yaşı dışarıda dolaşmasına asla müsait değilken saatlerce sokaklarda gezinen ve genelde yalnız büyüyen çocuklar meydana getiriyor. Bugün çoğu yetişkin bireyin kendisinden sonra doğan ama görüşmek istemediği üvey kardeşleri var. Sonuçtan da anlayacağınız üzere ne kadın ne de erkek “ben seneler önce bir hata yaptım, ben kim... çocuk bakmak kim, artık aynı hatayı bir daha yapmayayım” gibi düşüncelerle yaşamıyor. Kaldırım dahi olmayan yollarda şanslıysa oyun oynayan, şanssızsa bir şeyler satmaya çalışan onlarca çocuk… Maalesef Gana’da şansı olmayan çocuklar çoğunlukta. Bir odası, evi olmayan, aile sevgisi alamayan, gerektiği yaşta okula gidemeyen, gitse de yazacak defteri yada temiz bir kitabı bulamayan, üzerine hiç yeni bir şey alınmayan ve bir kez olsun şımartılmayan çocuklar bunlar. İnsan yüzlerine bakmaya utanıyor bu çocukların. Neden diyorsunuz kendinize, neden bu çocuklar bu halde, neden anne babaları evlatlarına sahip çıkmıyor, neden yetişemiyoruz hepsine...
Ne yazık ki Afrika’daki pek çok ülkenin çocukları aynı kaderi paylaşıyor. Bu konudaki umut ne siyasiler, ne hukuk ne de başka bir şey. Toplumdaki tek umut iyi örnekler. Gana'da parası olsun yada olmasın çocukları için uğraşıp didinen insanlar da var. Anneleri bırakıp gittikten sonra babaları tarafından özveri ile büyütülen çocuklar var. Kocası yeni bir sevgili bulup gittiğinde sırtına bebeğini bağlayıp işten işe koşturan bir sürü anne örneği var. Eşinin eski birlikteliğinden dünyaya gelen çocuklarına annelik yada babalık eden insanlar var. Aile düzenini kurmuş ve bunu kimseye harcatmaya niyeti olmayan dürüst insanlar da var. Pırıl pırıllar ve bence yalnızca onlar Gana'ya güzel bir gelecek vaadediyorlar.
Siz de bekarsanız ve bu yazıyı okuyorsanız aklınızın bir köşesinde dursun. Bu vakalardaki en büyük eksiklik sorumluluk. Evinin, hayatının, alışverişinin, yaşamının sorumluluğunu alamayan, bahaneler bulan, çabuk yorulup bıkan, her sıkıştığında bir kurtarıcı arayan insanlardan uzak durun. Bu saydıklarım kendi yapınıza benziyorsa gözünüzü seveyim düzeltene dek siz de çocuk yapmayın. Dünyanın bir mutsuz çocuğa daha ihtiyacı yok.
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi sadakat bugün Gana'da da az bulunan bir duygu. Burada anlatacaklarımın Gana'da herkes için geçerli olduğunu düşünmeyin. Çünkü aşk yada sevgi konusunda inanılmaz masum görüşte olan, heykeli dikilecek insanlar da var. Ama ben genelden, toplumda yer eden çoğul düşünce ve yargılardan bahsedeceğim. Halkın büyük bölümünün ciddi fakirlik çekmesi toplumda aşka karşı beslenen duyguları da etkilemiş. Bunu yazmak çok üzücü ama kadınların ilişki seçimlerine genelde para yön veriyor. Üstelik kişinin paraya çok ihtiyacı olsun yada olmasın, bu durum biraz da toplumsal bir alışkanlık haline gelmiş. Kadınların daha zengin erkeklerle birlikte olmak için süren mutlu ilişkilerini bitirmesi Gana’da çok kişi tarafından anlatılıyor. Bir kadının aynı anda görüştüğü iki yada üç kişi de olabiliyor. Bu ilişkiler sayesinde örneğin kadın biriyle kuaför masraflarını karşılıyor, diğeri ile telefon faturasını ödüyor, üçüncüsü ile de yemeğe çıkıp sosyal hayata karışıyor. Türkiye'de böyle insanlar yok mu? Bizim ülkemizde de "para için yapmayacağı şey yok" dediğimiz bir sürü insan var neticede. Ama biriyle görüşmek, çıkmak yada birlikte olmak Türkiye'nin aksine Gana'da çok rahat gerçekleşiyor. Büyükler der ya her şeyin fazlası zarar diye. İşte burada da sevgili olma işlerinin çok rahat olması yozlaşmayı beraberinde getirmiş. Ganalı bir arkadaşım çoğu kadının sırf yemek ısmarlanacak diye hiç tanımadığı erkeklerle yemeğe çıkabildiğini örneklerle anlattığında inanamamıştım. Adamı tanımıyorsun, adam gecenin sonunda sana ne yapacak yada sırf yemek esnasında bile nasıl bir durumda kalacaksın bilmiyorsun, karısı yada bir başka görüştüğü var mı önemsemiyorsun ve çoğu zaman içinde hoşlanma olmasa da "olur, çıkalım" diyorsun. Tabii bu konuda adamın işi, nereli olduğu (Mesela Avrupalı yada Amerikalı biri hayalleri süslüyor) arabası yada karşısındaki kadına göre para konusunda az da olsa üstün gelmesi önemli. Bu tip teklifler yalnızca zengin ailelerin çocuklarında işe yaramıyor. Genelde çok iyi eğitim aldıkları, toplumda ismen bilindikleri ve kimsenin kendilerine ne vereceğiyle ilgilenmedikleri için bambaşka düşüncelerle yaşıyorlar.
Gana'da genç kadınlarla arkadaş olduğunuzda her konudan sohbet edebiliyorsunuz ama "Sevgilin var mı?" diye sorduğunuzda cevap hep aynı: "Yok." Bir senedir tanıdığım yalnız kadınların hiçbirinin sevgilisi olmadı. Çünkü "biri var" dediğinde kendisini diğer ihtimallere karşı kapatmış olacak ve belli ki bunu hiçbiri istemiyor. Erkekler ise tam tersi. Kime sorsam görüştüğü var, kime sorsam evlenmeyi düşünmüyor ama mutlu. Erkekler bu tür konuları pek önemsemiyor açıkçası çünkü onların da belirli bir yaşa dek evlenmek yada tek eşli olmak gibi dertleri yok.
Ülkenin fikir yapısı için bu anlattıklarım çok normal. Mesela popüler bir teknoloji marketine ait reklamı anlatayım size. Genç bir kadın ile iki erkek arasında geçen hikayede kadın aynı gün içinde kim daha değerli bir hediye alırsa onu evine almaya karar veriyor. Televizyon, telefon, buzdolabı... Her seferinde daha pahalı hediyeyi görüp mutlu olan kadın evindekini ite kaka kovup diğerini içeriye alıyor. Bu yer değiştirme olayı iki, üç kez devam ediyor. Maalesef buralarda duyduğumuz aşk hikayeleri de genelde böyle.
Cinsellik Yaşı Çok Küçük
Cinsellikle tanışma Afrika’nın pek çok ülkesinde hayli küçük yaşlarda başlıyor. Gana'da da öyle. İnsanların korunma yöntemlerinden bihaber yada önemsemiyor oluşları (cinsel saldırılar yüzünden hamile kalanlar ve bunu geç fark edenler de var) pek çok insanı çocuk yaşında anne-baba yapıyor. Daha kendi ergenliklerini atlatamayan insanların sağlıklı bir ebeveyn ilişkisi kurması da pek mümkün olmuyor zaten. Gana’ya ilk gelişimde gördüklerim yüzünden çok öfkeleniyordum. Mesela ilk haftamızdı, gece kaldırımsız sokakta gördüğüm bir kadın yol tarafına üç yaşlarındaki çocuğunu bırakmış, elini bile tutmadan önden önden yürüyüp gidiyordu. Arabada yanlarından hızla geçerken gördüğüm bu manzarayı günlerce hatırlayıp sinirlenmiştim. Üzerinden uzun bir zaman geçtikten ve bunun gibi onlarca olaya şahit olduktan sonra anladım ki burada farklı bir ebeveynlik durumu söz konusu. Toplumda da kimse kimseye bizdeki en bilindik tabirle “Yahu Kadın” yada “Bre Adam yazık değil mi o sabiye?” diye çıkışmıyor.
Çocuk Dünyaya Gelince...
En çok görülen vaka erkeklerin kadınları bırakıp gitmesi. Hangi kadınla konuşsam ülkedeki erkekleri sorumsuz olmakla suçluyor. Kadının hamile olduğunu öğrenen erkek genelde sorumluluğundaki kişi karısı yada sevgilisi olsun fark etmeksizin evden kaçmanın bir yolunu arıyor. Evli olanlar ise çocuk doğduktan sonra ikinci bir sevgili bulma fikrinin peşinden gidiyor. Çocukla kadını evde bir başına bırakıp ikinci kadınla yaşamaya başlıyorlar. Sevgili olanlar için çoktan geçmiş olsun. Öyle aşkmış, sahiplenmeymiş, kendi canından bebeğinmiş... Söylenene göre kimse kimsenin arkasından bile bakmıyormuş. İkinci bir sorun da işsizlik. Erkekler çocuk olunca daha fazla para kazanmak için köydeki evinden uzakta, şehirdeki işlere gitmeye başlıyor. Uzakta para kazanan adam belki ilk beş ay yada bir sene kadınlardan uzak durmayı başarıyor ama işin sonunda illa birileriyle görüşmeye başlıyorlar. Bu tip olaylar yüzünden bugün annesi yada babasıyla görüşmeyen bir sürü insan var Gana'da.
Baba Kim?
Bu işler başka bir kıtada olsa ne olur? Çocuğuyla terk edilip ihanete uğrayan kadın adamı mahkemeye verip boşanır, nafaka talep eder, tedbirler koydurup pişman eder değil mi? "Giderse gitsin!" Maleesef Gana'da kazın ayağı öyle değil. Ülkede çocukların bazıları evlilikdışı dünyaya geliyor. Ve kadınlar sevgili oldukları dönemlerde tek eşli yaşamayabiliyor. Dolayısıyla gerçek babanın kim olduğunu bazen anne dahil kimse bilmiyor. Ülkede DNA testi yaptırmak hayli pahalı bir seçim ve bu tip olayları yaşayan insanların testlere ayıracak parası yok. Kaldı ki mahkeme açmak, avukat tutmak için de bir sürü para gerekiyor. Tamam kazanırsa tüm masrafları karşı taraf ödeyecek ama herşeyin sonunda ya tahmin edilen baba doğru kişi çıkmazsa? Gördüğüm kadarıyla kimse bu tek atımlık riski almıyor. Böyle mahkemelerin olmamasındaki ikinci neden de adamın maaşı. İnsanlar aylık 500 liranın altında maaş alıyor. Ve bu insanların çalıştığına dair devlette kaydı yok, sigortası yok... Adamın kendisi bile o parayı gelecek ay kazanıp kazanamayacağını bilmiyor. O paraya kim hangi mahkemeyi açıp ne kadarını elde edecek? Onun yerine kadınlar çocuğu ile hayatına devam edip para kazanmanın bir yolunu buluyor. Ama bebek biraz büyüyüp eli ayağı tutmaya başlayınca bu kez anne de hayatına bakmak istiyor. Yaşamına yeni sevgililer alan kadın da tıpkı baba gibi genelde çocuğu kendi haline bırakıp gidiyor.
Tek Başına Kalan Çocuklar
Sonucunda toplum gece evlerinde tek başına uyuyan, bazı öğünler hiç yemek yemeden oturan, yaşı dışarıda dolaşmasına asla müsait değilken saatlerce sokaklarda gezinen ve genelde yalnız büyüyen çocuklar meydana getiriyor. Bugün çoğu yetişkin bireyin kendisinden sonra doğan ama görüşmek istemediği üvey kardeşleri var. Sonuçtan da anlayacağınız üzere ne kadın ne de erkek “ben seneler önce bir hata yaptım, ben kim... çocuk bakmak kim, artık aynı hatayı bir daha yapmayayım” gibi düşüncelerle yaşamıyor. Kaldırım dahi olmayan yollarda şanslıysa oyun oynayan, şanssızsa bir şeyler satmaya çalışan onlarca çocuk… Maalesef Gana’da şansı olmayan çocuklar çoğunlukta. Bir odası, evi olmayan, aile sevgisi alamayan, gerektiği yaşta okula gidemeyen, gitse de yazacak defteri yada temiz bir kitabı bulamayan, üzerine hiç yeni bir şey alınmayan ve bir kez olsun şımartılmayan çocuklar bunlar. İnsan yüzlerine bakmaya utanıyor bu çocukların. Neden diyorsunuz kendinize, neden bu çocuklar bu halde, neden anne babaları evlatlarına sahip çıkmıyor, neden yetişemiyoruz hepsine...
Ne yazık ki Afrika’daki pek çok ülkenin çocukları aynı kaderi paylaşıyor. Bu konudaki umut ne siyasiler, ne hukuk ne de başka bir şey. Toplumdaki tek umut iyi örnekler. Gana'da parası olsun yada olmasın çocukları için uğraşıp didinen insanlar da var. Anneleri bırakıp gittikten sonra babaları tarafından özveri ile büyütülen çocuklar var. Kocası yeni bir sevgili bulup gittiğinde sırtına bebeğini bağlayıp işten işe koşturan bir sürü anne örneği var. Eşinin eski birlikteliğinden dünyaya gelen çocuklarına annelik yada babalık eden insanlar var. Aile düzenini kurmuş ve bunu kimseye harcatmaya niyeti olmayan dürüst insanlar da var. Pırıl pırıllar ve bence yalnızca onlar Gana'ya güzel bir gelecek vaadediyorlar.
Siz de bekarsanız ve bu yazıyı okuyorsanız aklınızın bir köşesinde dursun. Bu vakalardaki en büyük eksiklik sorumluluk. Evinin, hayatının, alışverişinin, yaşamının sorumluluğunu alamayan, bahaneler bulan, çabuk yorulup bıkan, her sıkıştığında bir kurtarıcı arayan insanlardan uzak durun. Bu saydıklarım kendi yapınıza benziyorsa gözünüzü seveyim düzeltene dek siz de çocuk yapmayın. Dünyanın bir mutsuz çocuğa daha ihtiyacı yok.
Yorumlar
Yorum Gönder